Özet Bilgi üreten ve üretilmiş bilgiyi uygulama haline getirip ekonomik bir ürün haline getirebilen ülkeler, günümüz dünyasına yön vermektedir. Amerika’ da San Francisco’ da bulunan Silikon Vadisi oluşumu, bilgi üretme ve bu bilgi ile yüksek teknoloji ürünler ortaya koyan pek çok firmaya, fikre, girişimciye ve yatırımcıya kucak açmış ve onların gelişmesi için gereken ortamı sağlayan bir kümelenme örneğidir. Bu başarılı örnek, sadece kanunlar ve kamusal maddi destekler ile değil, zaman içinde kendine özgü bir yaratıcılık ve paylaşım kültürü geliştirerek şu anki halini almıştır ve sahip olduğu pek çok yetenek ile dünyadaki diğer teknoloji geliştirme bölgelerinden ayrışmaktadır. Silikon Vadisi’ndeki bazı özellikleri barındıran ve ülkemizde uygulanan teknokent ve teknoloji geliştirme bölgeleri uygulamaları, gelişmekte olan ülkelerin inovasyon alanında ilerlemeleri için iyi bir başlangıçtır. Bununla birlikte Silikon Vadisi’ni bugünkü konumuna getiren açık fikirlilik, girişimcilik ruhu, ortak akıl oluşturma, fikir paylaşımı gibi daha çok insan ve insan davranışlarının tümü olan kültürle ilişkili olan ekosistemin oluşturulması için de emek harcamak gerekmektedir. Anahtar Kelimeler Silikon Vadisi, Girişimcilik, Teknokentler, Silikon Vadisi Ekosistemi 1. GİRİŞ Bilginin en önemli güç olduğu günümüzde, bilginin üretilmesinin yanında ekonomik hale getirilmesi de kritik öneme sahiptir. Bilgi ve teknoloji alanındaki gelişmeler bilgi toplumlarını oluştururken, bu toplumların özellikleri ve oluşabilmeleri için gerekli olan ortamın yaratılması da önem kazanmıştır. Bilgiden ekonomik bir ürüne geçişin sağlanabilmesi için üniversite sanayi işbirliği uzun yıllardır üzerinde çalışılan bir alandır. Girişimciliğin desteklenmesi, belirli bir riski barındıran girişimcilik faaliyetlerinin yatırımcılar tarafından desteklenmesinin sağlanması amacı ile ülkeler farklı yöntemler geliştirmektedirler. Teknoloji üreten büyük firmaların, girişimcilerin ve yatırımcıların kolayca bir araya gelmelerini sağlama amacı ile teknoloji geliştirme bölgeleri ve teknokentler genelde kamu desteği ile oluşturulmuştur. Bununla birlikte dünyanın en başarılı teknoloji geliştirme bölgelerinden biri olan San Francisco’daki Silikon Vadisi gibi bir örnek bulunmaktadır. Silikon Vadisi, kamu desteğinden çok, kendine özel yetenekleri zaman içinde geliştirmesi sayesinden dünyadan pek çok fikri, girişimci ve yatırımcıyı kendine çekmektedir. Silikon Vadisi’ nin bu başarısının en temelinde inovasyona ve tecrübeli girişimciye önem verilmesi, başarısızlığın tecrübe kazandıran bir süreç olarak görülmesi, kısa zamanda deneme-yanılma yaklaşımının kendine yer bulmuş olması ve tüm kültürlerden insanları ortak bir kültür içinde eritebilmesi yetenekleri gelmektedir. 2. SİLİKON VADİSİ Silikon Vadisi takma adı ile anılan bölge zamanımızın en ilerici teknolojik ürünlerinin geliştirildiği, klasik yönetim anlayışının uygulanmadığı, bilginin ve özellikle uygulamaya geçirilmiş bilginin değerinin el üstünde tutulduğu, girişimciler ve yatırımcılar için, deyim yerinde ise, bulunmaz bir maden gibidir. Bu maden tasarlanmak yerine, zaman içinde kendi kendine evrimleşerek şu anki halini aldığı için pek çok açıdan dünyadaki diğer teknoloji bölgelerinden farklılıklara sahiptir. Silikon Vadisi, fiziksel olarak San Francisco körfezi etrafında, Amerika’ nın batısında yer almaktadır. Sınırları çizilmemiş olan bu bölge, San Francisco ve San Francisco’ nun güneyinde yer alan Menlo Park, Mountain View, Cupertino, Palo Alto gibi yerleşim yerlerinden oluşur. Dünya teknolojisine yön veren bu mantıksal yapılanma, kapalı sınırlar içindeki pek çok bina ve ofisten oluşmaktan ziyade, içinde evleri, kafeleri, parkları, üniversiteleri ve çalışma alanlarını barındırır. Silikon Vadisi, belirlenmiş mesai saatleri içinde çalışılan ve çalışanlarının akşamları servislerine binip şehrin diğer semtlere gittiği bir şirketler kümelenmesi değildir. Silikon Vadisi yaşan bir organizasyondur. Uzunoğlu’nun (2015) Silikon Vadisi’ ne yaptığı ziyaretin sonrasında hazırladığı raporda da belirttiği ve Şekil 1’ de de görüldüğü gibi, oluşum sadece körfezin güneyinde değil, San Francisco şehir merkezinde de kendine yer bulmaktadır (s. 5). Bu durum oluşumun karakteristiğinin fiziksel sınırlardan çok zihinsel yapılanma ile ortaya çıktığı konusunu gündeme getirmektedir. Silikon Vadisi’ nin oluşmasının Stanford Üniversitesi topraklarının yüksek teknoloji şirketlerine kiralanması (bağış koşulları gereği satılamadığından) ile başladığı varsayılmaktadır. Bu kiralama yöntemi üniversite sanayi iş birliğinin güzel örneklerinin de ortaya çıkmasına fırsat sağlamıştır. Üniversitenin Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Frederick Terman’ ın öğrencileri olan Bill Hewlett ve David Packard’ ı kendi şirketlerini kurmaları ve girişimcilik rolü üstlenmeleri konusunda desteklemesi, Silikon Vadisi oluşumunun temeli olarak gösterilmektedir. Ünsal (2013)’ a göre bu bölgede faaliyet gösterecek yüksek teknoloji şirketlerinin üniversite ile işbirliği içinde çalışabilecek olmaları ve kiraların düşük olması, bu alanı pek çok şirket için cazibe merkezi haline getirmiştir (s. 11). Bu birliktelik sadece mekanik bir kazan-kazan ilişkisi kurmaktan çok daha ileriye gitmiştir. Çetin (2006)’ nin aktardığı gibi, Silikon Vadisi çevresindeki şirketler çalıştırdıkları mühendis ve bilim adamlarını Stanford Üniversitesi’ ne yarı zamanlı öğrenci olarak göndermişlerdir. Bu durum, hem bu çalışanların teknik becerilerini arttırmış, hem üniversite sanayi iş birliğini beslemiş hem de bu kişilerin profesyonel ilişkilerinin gelişmesini sağlamıştır (s. 15). 2.1 Sosyal Sermaye, Bölgesel İnovasyon ve Kümelenme Silikon Vadisi’ ni oluşturan firmalar ve insanlar, uzun yıllardır süre gelen açık fikirlilik, her türden fikre saygı gösterme, deneme ve yanılma, başarısızlığı kabullenme ve bunu bir tecrübe unsuru olarak görme, bilgi paylaşımı ve kültürel farklılıkları olduğu gibi kabullenme gibi davranışları göstermektedirler. Silikon Vadisi’ nin bu kadar başarılı olmasının ana unsurunu oluşturan kendine has ekosistemini anlamak için sosyal sermaye, bölgesel inovasyon ve kümelenme kavramları kullanılabilir. Çetin (2006) sosyal sermayeyi, insanların etkileşim ve ilişki içinde olmasını olanaklı kılan, sosyal ve ekonomik gelişmesi pekiştiren ortak değerler, normlar, davranışlar, kurumlar ve sosyal ağlar olarak ifade etmektedir (s. 1). Kültür de benzer kavramlar ile tanımlanmaktadır. Bedük (2014) kültürü, insanın önceki nesillerinden alıp, belirli ölçüde değiştirerek sonraki nesillere ilettiği; toplumu oluşturanların hareket tarzlarını şekillendiren inanç öğeleri, davranışlar ve alışkanlıklar olarak ifade eder (s. 142). Görüldüğü gibi Silikon Vadisi’ nin kendine özgü alışkanlıkları ve değer yargıları, kendine ait bir kültür oluşturmuş durumdadır. Kültürün bir sonraki girişimci kuşağa (bu bağlamda teknoloji, müşteri alışkanlıkları, eğilimler, yeni yönetim tarzları gibi konularındaki değişikler ile beraber) aktarılıyor olması Silikon Vadisi’ nin günümüzdeki başarısının gelecekte de süreceğine dair ipuçları vermektedir. Bu anlamda sosyal sermaye, ekonomik kalkınma faaliyetlerinin temel unsuru olması sebebiyle, Silikon Vadisi’ ne çok kuvvetli bir katkı sağlamaktadır (Çetin, 2006, s. 1-2). Bölgesel İnovasyon Sistemi ise sosyal sermayedeki insan kavramından çok firmaların birlikte faaliyet gösterme, ortak bilgiyi kullanabilme kapasiteleri ile ilgilidir. Sungur ve Keskin (2009), bölgesel inovasyon sistemini, beraberce öğrenmeyi ve sürekli yenilik getirme davranışını pekiştiren ve firmaların yakın etkileşim içinde oldukları, sosyo-kültürel ve kurumsal alanın tamamını kapsayan bütün olarak aktarmaktadır. Böyle bir inovasyon oluşumu, şirketler, araştırma ve teknoloji ajansları, inovasyon destek kuruluşları, risk sermayesi alanında faaliyet gösteren işletmeler ve kamu otoritesinden meydana gelir. Bu kurumlar arasındaki bağlantılar, bilginin rekabetçi üstünlüğe dönüştürülmesi açısından oldukça önemlidir (s. 117). Kümelenmeler çoğu zaman kendi kendine oluşurken, çeşitli durumlarda da kamu otoritesinin desteği ve bu alandaki yönlendirmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Örneğin; İtalya, Almanya, ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkeler, kümelenme politikalarını kalkınma hedefli olarak belirlerler ve bu yönde çalışmalarda bulunurlar. Gelişmekte olan ülkelerde de kümelenme konusunda kendi politikalarına sahiptirler. Ülkelerin kümelenme konusundaki amaçları birbirinden farklı olabilmektedir, ancak belli başlı ortak hedefler de bulunabilmektedir (Oğuztürk ve Sarıçoban, 2013, s. 98). Kümelenmeler sadece fiziksel yakınlığı, endüstriyel üretim anlamında hammaddeye yakınlığı değil, mental yakınlığı da kapsamaktadır. Silikon Vadisi’ni oluşturan topluluk ve firmalar zamanla belirli açılardan birbirlerine benzemeye ve aynı kültürü paylaşmaya başlamaktadırlar. Bu durum sadece iş hayatındaki etkileşimler ile değil, Silikon Vadisi’nin bir teknoloji köyünden çok, farklı kültürlere ortak bir yaşam alanı sunacak şekilde evirilmesinden de kaynaklanmaktadır. Belki de bu yaşam alanı Silikon Vadisi’ nin en önemli gücünü oluşturmaktadır. Oğuztürk ve Sarıçoban (2013)’ a göre, bilişim teknolojisinin ilerlemesinde kritik bir noktada duran Silikon Vadisi, Amerika’daki ilk kümelenme örneğidir. Bu örneğin başarısı sonucunda tekstil, inşaat malzemelerinden savunma sanayine kadar pek çok sektörde ve farklı ülkelerde kümelenme örnekleri ortaya çıkmıştır. Silikon Vadisi çalışmalarından elde edilen ampirik veriler ile yaratılan yakınsama hipotezi; iletişim, bilgisayar ve medya endüstrisi ilişkilerinde ortaya çıkan yeni bağlantıların yeni endüstri kümelenmelerine ve bölgesel uzmanlaşmayı pozitif etkilediğini anlatmaktadır (s. 98-99). 2.2 Girişimciler Girişimcilik, Tutar (2013)’ a göre mal ve hizmet üretebilmek için üretim faktörlerini kar elde etmek için bir araya getiren ve belirli bir riski kabullenen kişidir (s. 441). Bu tanımdaki risk faktörü oldukça önemlidir. Silikon Vadisi’ ni, şu anki konumuna getiren yegâne yetenek dünyanın pek çok ülkesinden gelen girişimcileri kendisine çekebilmesidir. 2.3 Yatırımcılar Girişimcilik, daha önce de belirtildiği gibi, tanım olarak risk almayı kendi içinde barındırır. Uygulamaya konulabileceğini düşündüğünüz bir fikre sahip olduğunuz durumda, fikrinizi gerçekleştirmek için yapılacak şey uygun üretim faktörlerini bir araya getirmektir. Günümüz dünyasında özellikle teknolojik ve iletişim ile ilgili ürünlerin geliştirilmesi, 1950’lerdeki ürünlerin geliştirilmesi aşamalarından doğal olarak daha kolaydır. Örneğin; milyonlarca kişinin telefonuna indirip oynadığı basit bir oyun birkaç gün içinde geliştirilip piyasaya sunulabilir. Bir tencere üretmek için gereken fabrika ya da atölyenin kurulması ile karşılaştırılamaz bile. Bu gerçeklik avantaj gibi görünse de rakiplerinizin de aynı imkânlara sahip olması durumu yine kısıtlı kaynakların kullanımı sorununa getiriyor. Silikon Vadisi’ nin tüm dünyadan fikirleri kendine çekme yeteneği, pek çok fikrin denenmesine fırsat vermesi, denemeleri hızlı bir şekilde yapıp işe yaramayanları kısa zamanda elemesi ve başarısızlığa verdiği tolerans ekonomik bir destek olmadan sürdürülmesi zor özelliklerdir. Bu desteğin kısıtlı olması, belirli riskleri bulunması ilk başta umut kırıcı gibi gözükse de Silikon Vadisi’ nde girişimci ile yatırımcılar arasındaki ilişki bu umutsuzluğu giderecektir. Silikon Vadisi’ndeki girişimcilere verilen desteğin en önlerinde risk sermayesi sunan işletmeler gelir. Bu firmalar, sermayenin Silikon Vadisi içerisinde gelişmesinin ve yüksek teknoloji gerektiren yatırımların finansmanını sağlama görevindedirler. Risk sermayeleri parasal kaynak olmanın yanında, yatırım yaptıkları girişimlere, işletmelerin kritik zamanlarında yardımcı olabilmesi için tecrübeli yöneticilerin bulma, uzun vadeli ve kısa vadeli operasyonel önerilerde bulunma, potansiyel müşteri ve iş ilişkileri ile etkileşime sokma gibi alanlarda da destek olmaktadırlar. 1950’lerde kurulmuş olan bu oluşum, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki risk sermayesi kurumlarının yarısını kendi bünyesinde barındırmaktadır (Çetin, 2006, s 17-58). Risk sermayesi firmalarının yanında yatırım bankaları da Silikon Vadisi’ndeki girişimleri desteklemede önemli rol oynamaktadır. Çetin (2006)’ e göre bu bankaların uzmanlarının, risk sermayesi sahipleri ve girişimcileri ile olan ilişkileri çok önemlidir. Bu yatırım bankaları, Silikon Vadisi’nin doğması ile beraber, yüksek teknoloji uygulamaların geliştirilmesi konusunda tecrübe edinmişlerdir. Bu ilişkinin gelişmesi ile bu bankalar hem risk sermayedarlarının eğitilmelerini sağlama görevini yerine getirmişler ve bu kişilerin bir kısmının sonradan risk sermayesi firmalarına dönüşmelerine yardımcı olmuşlardır. Risk sermayesi sahiplerinin bir kısmı ise risk sermayesi fonlarına katılmışlardır (s. 19). 3. SİLİKON VADİSİ EKOSİSTEMİ Silikon Vadisi’ nin ortaya çıkardığı oluşum temelde pek çok ülkenin yapmaya çalıştığı teorik ve pratik bilginin buluşması olarak görülebilir. Kaypak (2011)’ e göre Amerika Birleşik Devletleri, bu yapılanma ile var olan bilimsel ve teknolojik bilgi birikiminin ekonomik dünyada yerini almasını sağlamıştır. Bu model şu anda ülkemizde de bulunmakta olan teknoparkların en başarılı örneği olarak değerlendirilmektedir. Google, Intel, Adobe Systems, Yahoo, VeriSign gibi dünya çapındaki pek çok şirket bu oluşum ile hayat bulmuştur (s. 125-126). Ancak Silikon Vadisi’ ni sadece teorinin pratiğe dönüştüğü yer olarak değerlendirmek eksik bir tanımlama olacaktır. Bu tek boyutlu bir bakıştır ve Silikon Vadisi yapılanmasının daha çok mekanik yönlerini ele alır. Oysa bu oluşumu özel kılan en önemli özelliklerden biri burada yer alan firmaların, girişimcilerin, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin ve yatırımcıların oluşturduğu ekosistemin yetenekleridir. Çalışmanın devamında incelenecek olan inovasyona ve tecrübeli girişimciye önem vermek, başarısızlığa prim vermek, çabuk-yanılma yaklaşımını sürdürmek ve tüm kültürlere (aslında var olmayan çünkü Silikon Vadisi’ nin belirli bir sınırı yoktur) kapının sonuna kadar açık olması bu ekosistemin en önemli özellikleri arasında yer almaktadır. Bu tanımlar Hamel (2013) tarafından en iyi ekonomik sistemin özelliklerini topladığı liste ile örtüşmektedir (s. 47). Sungur ve Keskin (2009)’ in aktardığı gibi, başarılı bölgesel inovasyon sistemlerinin ortak özellikleri vardır ve bunlar firmalar arasında yoğun işbirliği, yüksek kalifiye işgücü, destekleyici kurumların yoğun altyapısı, yenilikçi bölgesel kültür ve aktivist bölgesel hükümetler şeklinde sıralanabilir (s. 117). Bu özelliklerin tamamı Silikon Vadisi’ nde kendine yer bulmuştur. Yukarıda bahsedilen özellikler Uzunoğlu’nun (2015) çalışması ile uyum göstermektedir (s. 6-7). Silikon Vadisi’nin, yaratılmış olan kültürün özellikleri incelendiğinde bireysel rekabetten ziyade bölgesel olarak güçlenme ile sonuçlanan yöntemlerin uygulandığı görülmektedir. İnovatif çalışmaların doğası gereği firma dışı çevrenin iş birliği, daha önceki çalışmalarda elde edilen tecrübelerin kullanılması, araştırma-geliştirme maliyetlerinin azaltılması ve elde edilen ürünün başarısının kısa zamanda ölçülebilmesi önemlidir. Elçi, Karataylı ve arkadaşları (2008)’ na göre Silikon Vadisi’ndeki rekabet devam eden bir inovasyon yapma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır, bu durum da işletmeler arası iş birliğinin ortaya çıkmasını zorunlu kılmıştır. Kümelenme özellikleri gösteren bu başarılı örnek, bölgesel ekonomiyi geliştirirken, kendi içinden girişimcilerin ortaya çıkmasını da desteklemektedir. Dolayısıyla silikon Vadisi, kendini besleyen ve sürdürebilirliği yüksek olan bir oluşum olarak karşımıza çıkmaktadır. 4. TÜRKİYE’ DE TEKNOKENTLER Türkiye’ deki durum ve Silikon Vadisi gibi bir örneğin doğrudan karşılaştırılması çok gerçekçi gözükmemektedir. Yukarıda bahsedilen ve Silikon Vadisi ekosistemi olarak kısaltılabilecek yetenekler bütününün ortaya çıkması 1950’lerden günümüze kadar yarım yüzyıldan fazla zaman almıştır. Farklı bir kültürü başka bir topluma kısa zamanda doğrudan aktarmak nasıl mümkün değilse Silikon Vadisi gibi bir oluşumu kopyalamak da pratikte istenilen çözüme ulaşmamızı sağlamayacaktır. Ünsal (2013)’ ın aktardığı gibi Silikon Vadisi kopyalanamaz. Bunun en önemli sebebi bu oluşumun yapay olmaması ve kamu otoritesinin desteği ile oluşmamasıdır (s. 60). Böyle formal bir yapının olmaması da kopyalanabilecek parametrelerin neler olduğu konusunu ortaya çıkaracaktır. Bu bağlamda değerlendirilebilecek parametreler, Silikon Vadisi’ni bugünkü pozisyonunda olmasını sağlayan, dünyaya yön veren teknoloji şirketlerinin bulunması, dünyaca tanınmış üniversitelerin bu bölgede olması, tüm dünyadaki en başarılı insanları kendine çekmesi ile ortaya çıkan insan kaynağı, yatırım kaynağı ve girişimcilik ruhu ve (belki de en önemlisi) kültür olarak değerlendirilebilir. Bu parametrelerin tamamını kopyalamak mümkün gözükmemektedir. Ancak yaklaşım olarak parametrelerin temel alınması iyi bir başlangıç noktası olacaktır. Silikon Vadisi’nin kendine has özelliklerinin inovasyonun önünü açabiliyor olması bu özelliklerin her yerde aynı şekilde işliyor olması beklenmemelidir. Çeşitli ülkeler, inovasyon ve teknolojik ürünler konusunda kendine has projeler ve özellikler geliştirmişlerdir. Türkiye’ nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler arasında inovasyonun ortaya çıkma süreci Elçi, Karataylı ve arkadaşları (2008) tarafında şu şekilde aktarılmaktadır. Dünya Banka’sının bu tip ülkelerde inovasyonun hayata geçirilme adımları incelendiğinde, bazı kritik başarı faktörlerinin olduğu görülmektedir. Bunlar
İnovasyon geliştirebilen toplumlar için networkleşmenin oldukça önemli olduğunun altını bir kez defa çizdikten sonra, Türkiye’de uygulanan teknokent modelinin aslında doğru bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada yüksek teknoloji üreten firmaların yakın fiziksel ortamları paylaşmaları ve doğru coğrafyada konumlanmalarının yeterli olmadığını da belirtmek gerekmektedir. Bununla beraber Yalçıntaş Gülbaş (2011)’ a göre, Türkiye’de akademik dünya ile sanayi işbirliğinin pekiştirilmesi ve devamlılığının sağlanabilmesi için Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında akademisyenlere ve özel sektöre pek çok destek ve muafiyet getirilmektedir. Bu muafiyetler aşağıdaki gibi sekiz maddede sıralanabilir (s. 142).
Türkiye’deki teknokentlerin yapılarını incelediğimizde San Francisco’daki Silikon Vadisi’ne benzeyen, yine Amerika’ da, Boston’da bulunan Route-128 oluşumu arasındaki farkların ortaya konması yararlı olacaktır. Sungur ve Keskin (2009)’in aktardığı gibi, Route-128, Silikon Vadisi’ ne göre çok daha büyük bir fiziksel alana yayılan bir oluşumdur. Bununla birlikte, fikirlerin (ve dolayısıyla inovatif düşüncenin) firmaların duvarları dışına çıkamadığı, paylaşımın gerçekleşmediği bir geçmişe sahiptir. Kısaca, insanların, kültürün ve coğrafyanın birlikte oluşturduğu sinerji, Route-124’ in Silikon Vadisi’ ne göre daha geride kalmasına sebep olmuştur (s. 113). 5. SONUÇ/YORUMLAR Bu çalışmanın temelini oluşturan Silikon Vadisi ve dünyadaki diğer teknoloji geliştirme bölgeleri pek çok ortak özelliğe sahiptirler. Bu ortak özelliklerin pek çoğu teknoloji şirketlerinin kümelenmeleri ve kümelenmeler sonucu ortaya çıkan faydalar ile ilgilidir. Ancak Silikon Vadisi’ni diğer teknoloji geliştirme bölgelerinden açık ara farkla önde olmasını sağlayan yegâne unsur ne coğrafi konum ne devlet desteği ne de Amerikan ekonomisidir. Temel farklılık, 1950’lerde temelleri atılmış olan Silikon Vadisi’nin kendi içinde zamanla evirilmiş olan ekosistemi ve yaratılmış olan girişimcilik kültürüdür. Silikon Vadisi ekosistemini oluşturan özgür fikir ortamı, girişimciliğe verilen destek, hata yapmanın başarısızlık olarak görülmemesi, tüm dünya insanlarına açık bir ortamın olması, bilgi paylaşımı alışkanlığı ve risk sermayesi kullanımı en temel yetenekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu oluşumda yer alan firmalar birbirleri içinde rekabet ediyor olsalar da bilgi paylaşımının ve girişimcilik ruhunun kendi gelecekleri için gerekli olan ortamı beslediklerinin farkındadır. Yaratılmış olan network, her alandan gelen farklı girişimleri, fikirleri ve yetenekleri risk sermayelerini kullanan yatırımcılar ile bir araya getirerek farklı eşleşmelerin ortaya çıkmasına fırsat vermektedir. Bu fırsatlar ortamında çıkan pek çok yüksek teknoloji işletmesi dünyayı değiştiren inovasyonlar geliştirme şansı yakalamışlardır. Türkiye’de de Silikon Vadisi benzeri kümelenmelerin sağlanabilmesi için Teknokent ve Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin oluşturulması yolu ile inovasyon yaratılabilecek ortamların var edilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu yöntem gelişmekte olan ve inovasyon kavramlarını içselleştirmemiş ülkeler için uygun durmakla beraber; genel olarak kamu otoritesinin sağladığı vergi indirimi, ucuz ofis alanı gibi maliyet düşürücü destekler ile sınırlı kalmaktadır. Silikon Vadisi’ni diğerlerinden farklı kılan esas güç olan girişimcilik ruhunun tüm ülke çapında yaygınlaştırılması için projelerin geliştirmesi gerekmektedir. Bu projeler girişimcilik kavramının tanıtılması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kritikliğinin ve öneminin anlatılması, teknolojik ürünlerin katma değerlerinin geleneksel imalat sektörüne göre çok daha fazla olduğunun sürekli vurgulanmasını amaçlamalıdır. Bu projeleri desteklemek için girişimcilik kültürünün örgüt öğretim planlarına alınması uygun olabilir. Silikon Vadisi’nin aynı coğrafyada bulunan üniversite mezunlarından faydalanması gibi Türkiye’deki üniversite mezunlarının da girişimcilik kültürüne sahip olarak üniversitelerden ayrılmaları sağlanmalıdır. Böylelikle Silikon Vadisi’nde kendi kendine geliştirilmiş kültürün ortaya çıkabilmesi için gereken ortamın temelleri de atılmış olacaktır. KAYNAKÇA
BEDÜK, A. (2012). Karşılaştırmalı İşletme-Yönetim Terimleri Sözlüğü, Atlas Akademi Kampüs, Ankara. ÇETİN, M. (2006). BÖLGESEL KALKINMADA SOSYAL AĞLARIN ROLÜ: SİLİKON VADİSİ ÖRNEĞİ, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, 21(1): 1-25. ELÇİ, Ş., KARATAYLI, İ., KARAATA, S. (2008). BÖLGESEL İNOVASYON MERKEZLERİ: TÜRKİYE İÇİN BİR MODEL ÖNERİSİ, TÜSİAD-T, (Yayın No. TÜSİAD-T/2008-12/477). GÜLBAŞ YALÇINTAŞ, S. (2011). İNOVASYON: TEKNOPARK MODELİ, ANKEM Dergisi, 25(Ek 2): 139-145. HAMEL, G. (2013). Şimdi Ne Yapıyoruz (Ümit ŞENSOY, Çev.), Optimist, İstanbul KAYPAK, Ş. (2011). BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA KENTSEL DEĞİŞİM VE BİLGİ KENTLERİ, Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, 6(1): 117-130. OĞUZTÜRK, B. S., SARIÇOBAN K. (2013). KÜRESEL REKABETTE KÜMELENME VE İNOVASYONUN ROLÜ, SOSYAL ve BEŞERİ BİLİMLER DERGİSİ, 5(1): 94-104. SUNGUR, O., KESKİN, H. (2009). COĞRAFİ YAKINLIK “HALA” ÖNEMLİ Mİ? YEREL İNOVASYON MODELLERİNDEN ÇOK-YERELLİ BİLGİ DİNAMİKLERİNE DÖNÜŞÜM, Alanya İşletme Fakültesi Dergisi1, 1(2): 107-131. TUTAR, H. (2013). İşletme ve Yönetim Terimleri Ansiklopedik Sözlük, DETAY YAYINCILIK, Ankara. UZUNOĞLU, E. (2015). Silikon Vadisi Değerlendirme Raporu, Maltepe Üniversitesi Girişimcilik Merkezi, İstanbul. ÜNSAL, S. (2013). SİLİKON VADİSİ VE GİRİŞİMCİLİK, BKM - Bankalar Arası Kart Merkezi, İstanbul.
0 Yorumlar
|
AuthorRIZA HORASAN ARŞİV
Ocak 2017
Kategoriler |